Tutuklama Nedenleri ve Tutuklamaya İtiraz

Tutuklama Nedenleri ve Tutuklamaya İtiraz

1. Tutuklama Nedir?

1.1. Genel Olarak Tanımı

Tutuklama, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda düzenlenen koruma tedbirlerinden biridir. Bu kapsamda hâkim kararı gerektirmekte ve geçici olmalıdır. Tutuklamanın koruma tedbiri olması, bir ceza olmadığı anlamına gelmektedir. Zira koruma tedbirleri hakkında henüz kesin bir karar verilmemiş diğer bir deyişle suçlu olduğu kesinleşmemiş şüpheli veya sanık hakkında uygulanır. Koruma tedbirinin amacı verilecek kararın uygulanabilirliğini sağlamak olup örneğin tutuklamada amaç kişinin kaçmasını veya delillerin karartılmasını önlemektir.

Tutuklama tedbirinin esas olarak iki amacı bulunmaktadır. Bunlardan biri, şüpheli veya sanığın kaçmasını önlemektir. Diğeri ise delillerin karartılmasının önüne geçmektir. Bu iki amaç esasında gerçeğin ortaya çıkması ve verilecek cezanın infaz edilebilirliğini sağlamaya yöneliktir.

Tutuklama kişiyi özgürlüğünden yoksun kılan bir koruma tedbiri olduğundan oldukça ağır şartlara bağlanmıştır. Kanunda aranan şartlardan birinin dahi bulunmaması tutuklamayı hukuka aykırı kılar ve itiraz edilmesi gerekir. Bu yazımızda tutuklama koruma tedbirinde bulunması gereken şartlar detaylı olarak izah edilmeye çalışılacak ve itiraz edilebilecek haller irdelenecektir.

  • Tutuklamanın Araç Olması

Tutuklama tedbiri, delillerin karartılması veya kaçma ihtimali bulunan şüphelinin özgürlüğünün kanunda belirlenen şartlar dahilinde hakim kararıyla geçici olarak kısıtlanmasıdır. Bu önlem, maddi gerçeğin ortaya çıkarılabilmesi, yargılama sürecinin başarılı bir şekilde tamamlanabilmesi ve yargılama sonucunda verilebilecek kararın uygulanabilmesi amacıyla alınır. Bu nedenle, tutuklama bir araç olarak kullanılır.

  • Tutuklamanın Orantılı (Ölçülü) Olması

Tüm koruma tedbirlerinde olduğu gibi, tutuklamanın da ölçülü olması önemlidir. Tutuklama sonuçları en ağır koruma tedbiri olduğundan, ölçülülük ilkesinin her zaman gözetilmesi ve başka bir koruma tedbirine başvurularak tutuklama ile ulaşılmak istenen amaca ulaşılabiliyorsa tutuklama kararı verilmemesi gerekir. Bu şekilde, şüphelinin hakları korunarak adil bir yargılama süreci sağlanabilir.

  • Tutuklamanın Geçiciliği

Tutuklama, ceza değil koruma tedbiri olduğundan geçicidir. Davanın düşmesi, kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesi, beraat kararı verilmesi veya tutuklama sebeplerinin ortadan kalkması gibi durumlarda tutuklama sona erer. Bu durumlar, şüphelinin masumiyet karinesine dayanarak özgürlüğüne geri dönmesini sağlar ve tutuklamanın geçici olduğunu vurgular.

  • Tutuklamanın Görünüşte Haklı Olması

Tutuklama kararı verilebilmesi için kanunda kuvvetli suç şüphesinin bulunması aranmıştır. Bu kapsamda kuvvetli suç şüphesinin varlığı halinde tutuklama tedbirinde görünüşte haklılık sağlanmaktadır. Kuvvetli suç şüphesi, kişinin söz konusu suçu işlediği konusunda ciddi kanaat uyandıracak somut delillerin varlığı anlamına gelir. Bu deliller, tutuklama kararının verilmesini gerektirecek derecede güçlü ve ikna edici olmalıdır.

1.2. Ceza Muhakemeleri Kanununda Tutuklama

Tutuklama, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 100. maddesi ve devamı maddelerinde koruma tedbirleri başlığı altında düzenlenmiştir. Kanunda, tutuklama ile ilgili özellikle detaylı düzenlemelere yer verilmiş ve tutuklama kararı verilebilecek haller kapsamlı bir şekilde açıklanmıştır. Bu düzenlemeler, tutuklamanın ancak belirli koşulların varlığında ve yasal prosedürlere uygun olarak gerçekleştirilebileceğini belirtir. Tutuklamanın hukuki çerçevesi, şüphelinin ve sanığın haklarını korumak ve adil bir yargılama sürecini temin etmek amacıyla belirlenmiştir. Bu nedenle, tutuklama kararlarının kanuni şartlara uygunluğu titizlikle değerlendirilmelidir.

1.3. Tutuklamaya Alternatif Tedbirler

Tutuklamaya alternatif bir tedbir olan adli kontrol tedbiri, belirli koşullar altında şüpheli veya sanığı bir veya birden çok yükümlülüğe tabi kılar. Eğer tutuklama ile ulaşılmak istenen amaca adli kontrol tedbiri ile ulaşılabiliyorsa, tutuklama kararı verilmeyecektir. Adli kontrol tedbiri, şüphelinin veya sanığın hareketlerini sınırlamak veya izlemek amacıyla çeşitli önlemleri içerebilir. Örneğin, kişinin belli günlerde adli mercilere imza atması veya şehir dışına çıkışının yasaklanması gibi yükümlülükler adli kontrol tedbirine örnek olarak verilebilir. Tutuklamanın alternatifi olan bu tedbir, tutuklama sebeplerinin varlığına dayanarak adli kontrol kararı için de yeterli olacaktır. Bu şekilde, şüphelinin veya sanığın özgürlüğü korunurken aynı zamanda adil bir yargılama süreci sağlanmış olur.

2. Tutuklama Sebepleri ve Şartları

Tutuklama nedenleri Ceza Muhakemeleri Kanunun 100. Maddesinde düzenlenmiş olup, genel olarak tutuklama kararı verilebilmesi için üç koşul aranmaktadır. Bunlar, kuvvetli suç şüphesi, tutuklama sebebinin varlığı ve ölçülülüktür.

2.1. Kuvvetli Suç Şüphesinin Varlığı

Şüpheli veya sanık hakkında tutukluluk kararı verilebilmesi için mutlaka kuvvetli suç şüphesi bulunmalıdır. Bu kapsamda, tutuklama kararı verilebilmesi için kişinin suçu işlediğine dair ciddi kanaat uyandıracak somut delillerin varlığı gerekir. Tutuklama geçici bir tedbir niteliğinde olduğundan, somut delillerin varlığı hükmün oluşturulması noktasındaki kesin kanaat kadar olmamakla birlikte mümkün olduğunca o yoğunluğa yakın olmalıdır. Ancak hakim, bu kararı verirken bile mutlaka kişinin suçlu olmama ihtimalini de gözetmelidir, zira tutuklama bir ceza olmayıp hüküm bu aşamada henüz kurulmamıştır. Bu nedenle, adil bir yargılama süreci ve masumiyet karinesinin korunması açısından hakimin bu dengede hareket etmesi önemlidir.

2.2. Tutuklama Nedenlerinin Varlığı

Kuvvetli suç şüphesinin varlığı yeterli olmayıp, bir tutuklama sebebinin varlığı gerekmektedir. Tutuklama sebepleri, şüpheli veya sanığın kaçma şüphesinin bulunması ve delilleri karartma şüphesinin olması olarak belirtilmiştir. Karar verilmesi için bu iki nedenden birinin varlığı yeterlidir. Bu sebeplerden birinin mevcut olması, tutuklama kararının haklılığını desteklemektedir.

2.2.1. Kaçma Şüphesi

Kaçma şüphesi, tutuklama kararı verilebilmesi için kaçma şüphesi bulunması önemli bir neden olarak kabul edilir. Bu şüphe, şüphelinin veya sanığın yargılama sürecinden kaçma olasılığına dair bir endişeyi ifade eder. Ancak, bu endişenin soyut bir varsayıma dayanmaması gerekir; somut ve objektif olgulara dayanmalıdır.

Örneğin, şüphelinin veya sanığın yurt dışına uçak bileti satın alması, kaçma şüphesini oluşturabilecek bir somut olgudur. Ayrıca, olay yerinden kaçması veya izini kaybettirmesi, soruşturma sürecinde rutin hayatını değiştirerek evine ve işine gitmemesi, uzun süre aranması gibi durumlar da kaçma şüphesini artırabilir. Bu tür somut deliller, hakimin tutuklama kararı verirken kaçma şüphesini değerlendirmesine ve kanaat oluşturmasına yardımcı olur. Bu şekilde, tutuklama kararının adil ve hukuka uygun bir şekilde alınmasını sağlar.

2.2.2. Delilleri Karartma (Yok Etme, Gizleme veya Değiştirme) Şüphesi

Delilleri karartma şüphesi tutuklama sebeplerinden biridir, ancak bu şüphenin somut delillere dayanması gerekmektedir. Yani, sadece soyut bir varsayıma veya genel bir kanaate dayanarak tutuklama kararı vermek mümkün değildir. Bu nedenle, tutuklama kararı verilirken delilleri karartma endişesini haklı çıkaracak somut olguların varlığına ihtiyaç vardır. Bu şüpheyi destekleyecek bazı temel durumlar şunlardır:

  • Kanıtların Yok Edilmesi: Şüpheli veya sanık, suçla ilişkilendirilebilecek herhangi bir materyali yok etmeye çalışabilir. Bu, evrakların yakılması, dijital verilerin silinmesi veya önemli belgelerin imha edilmesi gibi yöntemlerle gerçekleştirilebilir.
  • Kanıtların Gizlenmesi: Şüpheli veya sanık, suçla ilişkilendirilebilecek belgeleri veya diğer kanıtları gizlemeye çalışabilir. Bu, kanıtın saklanması veya diğer kişilerden uzak tutulmasıyla olabilir.
  • Kanıtların Değiştirilmesi: Şüpheli veya sanık, mevcut kanıtları değiştirerek suçla ilişkilendirilebilecek durumu değiştirmeye çalışabilir. Bu, belgelerin sahte belgelerle değiştirilmesi veya diğer kanıtların manipüle edilmesiyle gerçekleştirilebilir.

Bu tür somut örnekler, hakimin tutuklama kararı verirken delilleri karartma şüphesini değerlendirmesine ve hukuka uygun bir karar vermesine yardımcı olur.

2.2.3. Tutuklama Sebebi Varsayılan Katalog Suçlar

Ceza Muhakemesi Kanunu’nda genel olarak yukarıda açıkladığımız iki tutuklama sebebi sayılmış olmakla birlikte belirli suçlar bakımından tutuklama sebebinin varsayıldığı ifade edilmiştir. Bu suçlara “katalog suçlar” denilmektedir.

CMK Madde 100/ 3



Bu İçeriklere Göz Atabilirsiniz


3 Yorum


Yorum Yap

E-Posta adresiniz veya telefon numaranız paylaşılmayacaktır.
* doldurulması zorunlu alanlar

Canlı Destek
👋 Merhaba, sormak istediğiniz şeyi birkaç kelime ile özetler misiniz?